BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM
Bütüncül Yaklaşım nedir?
Bir kişinin sağlığından bahsettiğimizde, fiziksel, psikolojik, sosyal ve çevresel faktörlerin etkileşiminden bahsetmeliyiz.
Bir kas ağrısını veya baş ağrısını sadece fiziksel temelde almak, gerçek sorunu bulmaya veya sorunun kökenini tedavi ederek, etkin tedaviyi sağlayacak yaklaşıma yönelmeye engel olabilir.
Geleneksel tıp, modern tıp modelleri, mevcut sağlık sistemleri, genellikle hastalıkları biyomedikal bir çerçevede değerlendirir ve tedavi eder.
Ancak, tedavi süreçlerinde bütüncül bir yaklaşım benimsemek, hastaların genel iyilik hali ve yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkiler yaratabilir.
Peki bütüncül tıp nedir?
Bireyin fiziksel semptomlarının yanı sıra duygusal, zihinsel, sosyal ve ruhsal boyutlarını da dikkate alan bir sağlık yaklaşımıdır. Bu model, hastaların yalnızca hastalıklarını değil, aynı zamanda yaşam tarzlarını, stres düzeylerini, sosyal destek sistemlerini ve çevresel faktörleri de değerlendirir.
Bütüncül Yaklaşımın Hastalık Tedavisindeki Rolleri
-
Hasta Merkezli Bakım:
2001 yılında Institute of Medicine tarafından sağlık hizmetlerinin temel bileşenlerinden biri olarak tanımlanan hasta merkezli bakım, aynı zamanda klinik sonuçların iyileştirilmesi, hasta memnuniyetinin artırılması ve sağlık hizmeti sunumunun daha insancıl hale getirilmesi açısından çok faydalı bulunmuştur.
Hastalık yok, hasta vardır ve her hastanın ihtiyacı farklıdır anlayışı ile her bireyin sağlık geçmişini, genetik yapısını, yaşam tarzını ve psikososyal bağlamını göz önünde bulundurarak tedavi planları oluşturmayı hedefler.
Hastaları sağlık hizmetlerinin pasif tüketicileri yerine aktif ortakları olarak görür. Hastalar, tedavi seçenekleri, riskler ve olası sonuçlar hakkında bilgilendirilir ve kendi bakım süreçlerine katılım göstermeye teşvik edilir.
Tedavi süreçleri hakkında bilgi sahibi olan hastaların ve katılım sağlayan hastaların daha iyi uyum sağlayacağı ve tedaviden daha çok faydalanacağı aşikardır [1].
2. Psikososyal Faktörlerin Dikkate Alınması:
Hastalıkların sadece biyolojik bir durum olarak değil, aynı zamanda bireyin psikolojik durumu ve sosyal çevresiyle de şekillenen bir süreç olduğu bilinen bir gerçektir. Hasta olacağına inanan birinin bundan kaçışı yoktur, terside geçerlidir. Bu nedenle, psikososyal faktörler, hastalığın ortaya çıkışı, seyri ve tedavi sürecindeki etkileri açısından büyük önem taşıması nedeniyle, bütüncül yaklaşım içerisinde değerlendirilmektedir.
Stresin hastalık mekanizmalarında nasıl rol aldığı ile ilgili olarak, kronik, uzun süreli stresin, bağışıklık sistemi işlevlerini baskılayarak enfeksiyonlara yatkınlığı artırabiliceği ve kardiyovasküler, metabolik ve inflamatuar hastalıkların ortaya çıkışını hızlandırabileceği, egzema, migren gibi hastalıklar ile ilişkili olabileceği unutulmamalıdır [2].
Diğer yandan sosyal destek eksikliğinin, yalnızlık ve izolasyon gibi durumların, tedaviye uyumu olumsuz etkilediğini ve sağlık sonuçlarını kötüleştirdiği, hipertansiyon, kalp hastalıkları ve yüksek mortalite oranlarıyla ilişkili olduğunu göstermiştir. Ancak, özellikle kronik hastalıkların yönetiminde, sosyal çevre desteği tedaviye uyumu artırarak mortalite ve morbidite oranlarını düşürmektedir [3].
Anksiyete, depresyon ve diğer ruhsal durumlar, hastaların tedavi sürecindeki karar alma mekanizmalarını etkileyebilir. Bu durum, tedaviye uyumu azalttığı gibi hastalığın yönetimini de zorlaştırır. Depresyondaki bireylerin, diyabet gibi kronik hastalıklarının kontrolünde daha fazla zorluk yaşadıkları, çünkü yaşam tarzı değişikliklerine uyum sağlamalarının güçleştiği bilinmektedir. Dolayısı ile depresyonda olan bir diyabet hastasını tedavi etmek istiyorsanız, hastanın depresyon bulgularına da odaklanacak bir ekip çalışması ile yaklaşılması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır [4].
3. Yaşam Tarzı Değişiklikleri:
Bütüncül yaklaşımın temel unsurlarından biri, bireylerin yaşam tarzını değiştirmeye yönelik müdahaleleri tedavi planına entegre etmektir. Beslenme, egzersiz ve stres yönetimi gibi yaşam tarzı faktörleri, yalnızca hastalığın önlenmesinde değil, aynı zamanda ilerlemesinin durdurulmasında ve hatta tersine çevrilmesinde de kritik bir öneme sahiptir.
Bunun için, beslenme, egzersiz ve stres yönetimi gibi yaşam tarzı faktörleri de bütüncül yaklaşımın tedavi planına dahildir.
Sizlere beslenme, egzersiz ve stress yönetimi ile ilgili daha detaylı bilgileri diğer yazılarımda vereceğim.
Ancak, bu tarz yaşam tarzı değişikliklerininde, bireyselleştirilmiş planlar dahilinde, kişinin sosyo-kültürel yapısına ve yaşam koşullarına uygun olarak verilmesi, gerekirse hastaya sağlık profesyonellerinin desteği ile yol almasını sağlayacak, çok disiplinli, diyetisyenler, fizyoterapistler, psikologlar gibi uzmanlar ile iş birliği içinde çalışılmasını gerektirir [5].
Son söz olarak, günümüzdeki gittikçe kompleksleşen hastalıkların tedavisinde bütüncül yaklaşım, bireylerin sağlık durumlarını daha geniş bir perspektiften ele alarak tedavi süreçlerini optimize eder. Bu yaklaşım, hasta memnuniyetini artırmakta ve tedavi sonuçlarını iyileştirmektedir. Gelecekteki sağlık hizmetleri modellerinde, bütüncül yaklaşımın entegrasyonu, daha etkili ve insan odaklı bir bakım sağlamada kritik öneme sahip olacaktır.
Kaynaklar:
-
Epstein, R. M., & Street, R. L. (2011). The values and value of patient-centered care. Annals of Family Medicine, 9(2), 100–103. doi:10.1370/afm.1239
-
DiMatteo, M. R., Lepper, H. S., & Croghan, T. W. (2000). Depression is a risk factor for noncompliance with medical treatment: Meta-analysis of the effects of anxiety and depression on patient adherence. Archives of Internal Medicine, 160(14), 2101–2107. doi:10.1001/archinte.160.14.2101
-
Uchino, B. N. (2006). Social Support and Health: A Review of Physiological Processes Potentially Underlying Links to Disease Outcomes. Journal of Behavior and Medicine, 29, 377-387. https://doi.org/10.1007/s10865-006-9056-5
-
Berkman, L. F., & Glass, T. (2000). Social Integration, Social Networks, Social Support, and Health. Social Epidemiology, 1, 137-173.
-
Ornish, D., Brown, S. E., Scherwitz, L. W., Billings, J. H., Armstrong, W. T., Ports, T. A., … & Gould, K. L. (1990). Can lifestyle changes reverse coronary heart disease? The Lifestyle Heart Trial. The Lancet, 336(8708), 129–133. doi:10.1016/0140-6736(90)91656-U